‘Azıcık Daha tuz’ deyip geçmeyin: Vücudunuza verdiği zarar şaşırtıcı!

İyi Bir Tuz Tüketimi Ne Kadar Önemli?

Türkiye’de her üç yetişkinden birinde hipertansiyon hastalığı görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yaklaşık bir çay kaşığına denk gelen günde en fazla 5 gram tuz tüketimi önerisine rağmen, Türkiye’de bu miktarın ortalama iki katı kadar tuz tüketiliyor.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Semiha Ayaydın Kaplan, fazla tuzun, vücutta su tutulmasına neden olduğunu, bu durumun kan hacmini artırarak tansiyonu yükselttiğini belirtti.

Kaplan, tuzun fark etmeden tüketilen birçok gıdada gizli olarak yer aldığına değinerek, “Tuz, sadece damakta değil, damarlarda da iz bırakır. Özellikle hazır ve işlenmiş gıdalardaki gizli tuz, kontrolsüz bir şekilde vücuda girerek uzun vadede hipertansiyon gelişimini hızlandırabilir” ifadelerini kullandı.

Aşırı tuz tüketiminin sadece hipertansiyona yol açmakla sınırlı kalmadığına dikkati çeken Kaplan, şunları kaydetti:

“Aşırı tuz tüketimi, vücutta su tutulumunu artırarak bacaklarda, ellerde ve ayaklarda ödem oluşumuna neden olabilir. Böbrekler üzerindeki yükü artırması nedeniyle zamanla böbrek fonksiyonlarının bozulmasına, hatta böbrek yetmezliğine yol açabilir. Kalp ise artan kan hacmi ve damar direnci karşısında daha çok çalışmak zorunda kalır. Bu da kalp yorgunluğu ve kalp yetmezliği riskini beraberinde getirir. Kemik sağlığı da bu süreçten olumsuz etkilenir çünkü aşırı tuz, vücuttan kalsiyum atımını artırarak osteoporoz riskini yükseltir. Ayrıca tuzun mide mukozasını tahriş ederek reflü ve gastrit gibi sorunlara zemin hazırladığı da bilinir.”

Tuz tüketimini azaltmanın, genel sağlık durumunu gözle görülür şekilde iyileştirebileceğini belirten Kaplan, sofraya tuzluk koymaktan vazgeçmeyi, yemekleri pişirirken kontrollü tuz kullanmayı ve lezzeti, alternatif baharatlarla sağlamayı tavsiye etti.

Paketli ve hazır gıdalarda etiket okuma alışkanlığı edinmenin, büyük önem taşıdığını vurgulayan Kaplan, “Bu ürünlerde sodyum oranları, çoğu zaman tahmin edilenden çok daha yüksek olabilir. Evde yemek yapmaya özen göstermek ve dışarıda yenen yemeklerin tuz oranı konusunda bilinçli tercihler yapmak da tuz tüketimini azaltmanın etkili yollarından.” değerlendirmesinde bulundu.

Related Posts

İç Dünyamız Artık Görülüp Ölçülebiliyor!

Zihin, beyin ve bedenin ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlev gördüklerini belirten uzmanlar, aralarındaki uyumun, sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu ifade ediyor. 

Nöroloji Uzmanı uyardı: Günlük yaşamı etkileyen unutkanlıkları ciddiye alın!

Nöroloji Uzmanı uyardı: Günlük yaşamı etkileyen unutkanlıkları ciddiye alın!

Uzmanı uyardı: 50 yaş sonrasında görme kaybına neden olabilir!

Sarı nokta hastalığı, 50 yaş ve üzerindeki bireylerde sıkça görülen ve görme kaybına yol açabilen ciddi bir göz rahatsızlığıdır. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nursal Melda Yenerel, erken teşhisle bu kaybın önüne geçilebileceğini belirtti.

Beyin ölümü gerçekleşen Iraklı Elias’ın organları umut oldu

Samsun’da kazada yaralanıp, kaldırıldığı hastanede beyin ölümü gerçekleşen Iraklı Elias Naif Elias Nasır’ın (16) 2 böbrek, 2 kornea, kalp ve karaciğeri, 6 kişiye umut oldu. Nasır’ın dayısı Meşal Gaip Huseyin Nasır, “Biz 9 senedir Samsun’dayız. Vatandaşların bize çok iyilikleri oldu. Biz de buna bir karşılık göstermek istedik” dedi.

Doğuştan gelen kalp anomalisinden 47 yaşında kurtuldu

İstanbul’da yaşayan evli ve 1 çocuk annesi Dilek Cömert (47), çocukluğundan beri sık sık akciğer enfeksiyonu geçiriyor ve hastaneye gittiğinde bronşit, zatürre, verem gibi farklı farklı teşhisler alıyordu. Hareket ederken yorulan ve sürekli dinlenme ihtiyacı hisseden Cömert’e 2006-2007 yılında ‘scimitar sendromu’ denilen kalp anomalisi teşhisi konuldu. Cömert, kardiyoloji doktorunun önerisiyle Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal’e muayene oldu. Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal, tarafından kalbi durdurulmadan minimal invaziv (kapalı yöntem) ile ameliyat edilen Cömert, yaklaşık 3 saatlik ameliyatından ardından sağlına kavuştu ve taburcu oldu.

Aşırı aktif mesane kadınları tehdit ediyor! Ani idrar yapma isteği en tipik belirtisi

“Ani idrarım geldi, yetişemedim”, “Çok sık idrara çıkıyorum, böbreklerim iyi çalışıyor”, “Evden çıkmadan önce mutlaka tuvalete girerim” Günlük hayatımızda yaşadığımız veya çevremizden sıkça duyduğumuz bu yakınmalar, toplumda “aşırı aktif mesane” olarak bilinen mesane hiperaktivitesi hastalığının sinyali olabilir.