Entrikaların gölgesindeki seçim: Skandal üstüne skandal yaşandı | Bu kez bir de rekor kırılacak

“`html

Papalık Seçimlerinde Tarihin Aksi Taksirleri: Konklav Süreçleri ve Modern Olaylar

Kardinaller, yeni papa konusunda ciddi bir ayrılığın içine düşmüştü. İtalyan din adamları, papalığa bir İtalyan yetenek istemekteyken, Fransızlar da kendi uluslarından birinin seçilmesini arzuluyordu. Müzakere süreçleri yaklaşık üç yıl boyunca sürdürülmesine rağmen, taraflar geri adım atmayı düşünmüyordu.

Bu kilitlenmiş durumu sona erdirmek adına yerel halk, kardinalleri papalık saraylarından birinin içine kilitledi. Salonun pencereleri tuğlalarla kapatılarak, kardinaller sadece su ve kuru ekmekle beslenmeye mecbur bırakıldı.

Hatta kardinallerin karar süreçlerini hızlandırmak için salonun tavanı bile yıkıldı.

Burası, Roma’nın yakınlarındaki Viterbo kasabasıydı. Takvimler 1268 yılını gösteriyordu ve tarihin en uzun süren konklavı, yani papalık seçimi burada yaşanıyordu. Aslında Latince “anahtarla” anlamına gelen “cum clave” ifadesinden türetilen konklav terimi, kardinallerin uzun bir süre sıkıştırıldığı bu durumun sonucunda doğmuştu.

Arrezo Katedrali'nde sergilenen heykel

11 Eylül 1271’de papa seçilen 10. Gregorius’un cenazesini temsil eden bu heykel Arrezo Katedrali’nde sergileniyor

Seçimi kazanan Papa 10. Gregorius, böylesi bir gecikmenin bir daha yaşanmaması için günümüzde dahi geçerliliğini koruyan çeşitli kurallar getirdi. Kardinallerin konforlarının kısıtlanması, dış dünyadan koparılmaları ve günde iki kez gerçekleştirilen oylamalar, bu zamandan kalan önemli kurallardandır.

Papalık için öne çıkan adaylar arasında İtalyan Kardinal Pietro Parolin, Macar Kardinal Peter Erdo, ABD’li Kardinal Raymond Leo Burke, İtalyan Kardinal Matteo Maria Zuppi, Filipinli Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle, İtalyan Kardinal Pierbattista Pizzaballa, Ganalı Kardinal Peter Turkson ve Maltalı Kardinal Mario Grech gibi isimler öne çıkıyor.

TARİHİN SKANDAL DOLU SAYFALARI

Bugün başlayan ve Papa Francis’in halefinin belirleneceği konklavın, 1268 yılındaki kadar uzun sürmesi beklenmiyor. Modern papalık seçimlerinde yaşanan karmaşalar ve entrikalar, adeta bir sinema senaryosunu andırıyor. Ancak günümüzdeki stratejik hamleler, geçmişte yaşananlarla kıyaslandığında oldukça masum kalıyor. Tarihsel konklavlarda gerçekleşen siyasi manipülasyonlar ve rüşvet olayları kitaplara konu olmuştur.

Papa seçimlerinin yalnızca kilisenin bir meselesinin ötesinde olduğunu düşünen Avrupalı hükümdarlar, kardinallerin kapalı kapılar ardında yaşadıkları durumların çoğunu biliyordu. Örneğin, Amerikalı tarihçi Frederic J. Baumgartner, “Kilitli Kapılar Ardında: Papalık Seçimleri Tarihi” adlı eserinde kardinallerin 1549’daki buluşmalarında, Kutsal Roma İmparatoru Şarlken’in din adamlarına “Avrupa’nın en güçlü adamı, ne zaman tuvalete gideceğini bilecek” şeklinde bir mesaj ilettiğinden söz eder.

Vatikan’ın resmi internet sitesinde, 31 Aralık 2024 itibarıyla Filipinlerden Portekiz’e, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden İsveç’e kadar toplamda 252 kardinal bulunduğu bildirilmiştir. Ancak 1975 tarihli bir kural gereği, 80 yaşını doldurmuş kardinaller papa seçimlerinde oy kullanamamaktadır. Şu anda 114 kardinal 80 yaşın üzerindedir, bu da papanın en fazla 138 belediye tarafından seçileceği anlamına gelmektedir. Daha önce bazı kardinaller sağlık sorunları sebebiyle konklavda yer alamamıştı. Bu yıl oy kullanması beklenen kardinal sayısının 133 civarında olduğu aktarılmıştır.

TARİH KURALLARI DEĞİŞTİRİYOR

Konklav ritüellerinin çoğu, düşündüğümüzden daha yenidir. Örneğin, papalık seçimlerinin Sistine Şapeli’nde yapılması kuralı 1878’den beri geçerlidir. Siyah dumanla sonuçsuz kalan oylamaların beyaz dumanla sonuçlandığını standartlaştırma geleneği de böylece ortaya çıkmıştır.

Alberto Melloni, “The Conclave and the Election of the Pope” adlı çalışmasında, konklavın “tuhaf bir efsane mıknatısı” haline geldiğini belirtiyor. Kardinallerin, Kutsal Ruh’un kararını anlamaya çalıştıkları sırada tuhaf olayların yaşandığı ve garip ritüellerin uygulandığı bir süreç olarak gösterildiğini ama bu durumun doğru olmadığını söylüyor. Konklavın aslında pratik bir ihtiyaç için geliştirilmiş bir yanıt olduğunu vurguluyor.

REKOR KIRILACAK

İlk dönem Hristiyanlığında, Roma piskoposunu seçmek için yapılan süreç, çok sayıda yerel din adamının ve topluluk içinde tanınan kişilerin katıldığı, halkın beğenisini kazanan, dalgalı bir yapıdaydı. 11. yüzyıla kadar kardinallik kurumu bile mevcut değildi. İlk kardinal sayısı Hz. İsa’nın 12 Havarisine dayanmaktadır ve zamanla bu sayı önemli ölçüde arttı. Bugün başlayan konklavda, 130’dan fazla kardinalin oy kullanması ve böylelikle bir rekor kırılması bekleniyor.

Papa’nın seçileceği kişinin alınan oylara göre üçte iki çoğunluğu elde etmesi gereklidir. Bu kural, 12. yüzyıldan beri geçerlidir.

Son dönemdeki konklavlar genellikle 2-5 gün arasında tamamlandı. En kısa bilinen konklav ise 1503 yılında sadece birkaç saat sürmüştür.

Kardinal Ruben Salazar Gomez ve Kardinal Luis Jose Rueda Aparicio

Kardinal Ruben Salazar Gomez (solda) ve Kardinal Luis Jose Rueda Aparicio… Bu konklavda rekor sayıda kardinalin oy kullanması bekleniyor.

AYNI ANDA ÜÇ PAPA OLDU

Konklavların ortaya çıkma amacı, etkin bir papa seçmektir. Ancak 1378’deki konklav başarısızlıkla sonuçlandı ve bir papa belirlenemedi. Söz konusu konklav, Fransa’nın Avignon’dan Roma’ya taşınan papalığın hemen ardından gerçekleşti ve öfkeli Romalılar, kendi aralarından bir piskopos görmek istiyorlardı. Bu durum, kardinalleri zor duruma soktu. 6. Urbanus bu mücadelenin sonucunda seçildi.

Fakat birçok kardinal bu seçimden pişman olarak, Urbanus’un Fransız rakibi 7. Clemens’i antipapa olarak atadı. Clemens, kısa sürede Avignon’a dönerek, bu sorunun çözümü adına üçüncü bir papa seçildi. Bu durumu sona erdirmek isteyen ekümenik konsey, 1417 yılında yeni bir papa seçerek, bu kişiyi “tek papa” olarak göreve getirdi.

Papa 6. Alexander, yani Rodrigo Borgia, döneminde yaptığı hileler ile akıllarda kalmıştır.

Papa 6. Alexander Rodrigo Borgia

SEÇİMLERE SKANDAL GÖLGESİ DÜŞTÜ

Sistine Şapeli’nde ilk konklav 1492’de, Christopher Columbus’un Amerika’daki keşiflerinin yılındaki tarihte gerçekleşti. Ancak bu seçim süreci skandallarla doluydu. Lüks yaşam tarzıyla tanınan ve çok sayıda çocuğuyla bilinen Borgia ailesinin üyesi olan Papa 6. Alexander, diğer kardinalleri toprak, para ve hukuksal görevlere rüşvet vererek, seçimde başarı sağladı.

Oylama için Sistine Şapeli’nin bir seçim yeri olarak seçilmesinin nedeni, buradaki her şeyin “bir gün yargılayacak olan Tanrı’nın varlığını hatırlatması” olarak belirlenmiştir.

Sistine Şapeli’nin konklav açılış yeri olarak belirlenmesinin ardından, kardinaller, daha önce Alexander’ın da vakit geçirdiği ve bürokratik yerler olarak bilinen Vatikan’daki dairelerde yaşamaya başladılar. Bu yaşam koşulları oldukça rahatsız ediciydi; kardinaller gruplar halinde kalıyor, mahremiyetlerini sağlamak için perdelerle ayırmak zorunda kalıyorlardı. Banyo olanakları da kısıtlıydı. Bu yüzden, kardinallere ahşap lazımlıklar yerleştirildi.

6. Alexander’ın dairelerinin yöneticisi Luciano Gagliano, “Ortası delik olan koltukların hayat bulduğu ortamda, kardinaller oy kullanırken, işçiler o ortamı hazırlamak için gelip odaları temizliyordu” ifadelerini kullandı.

1978'deki konklav

1978 yılında bu konklav topluca edilen duayla başlamıştı.

KARDİNALLERİ 2. JEAN PAUL KURTARDI

Bu uygulamalar, 1978 yılına kadar, birden çok konklavın gerçekleşmesine yol açtı. Ağustos ayında yapılan konklavda seçilen 1. Jean Paul hızla hayatını kaybetti; ekim ayında yapılan bir başka konklavda ise 2. Jean Paul olarak bilinen Karol Jozef Wojtyla seçildi. Polonyalı kardinal, yaşam koşullarını görünce oldukça şaşırdı.

Gagliano, “Hava çok keyifli değildi. O odalarda kalmaktan pek de memnun kalmadılar. İkinci konklavdan sonra, 2. Jean Paul’ün hayali, konklav için uygun bir yaşam alanı inşa ettirmek oldu” dedi.

Papa 2. Jean Paul

Papa 2. Jean Paul, yaşlılık döneminde birçok sağlık sorunu ile mücadele etti.

Melloni, 455 yıllık bir süreden sonra, İtalyan olmayan ilk papa olarak seçilen 2. Jean Paul’ün, iki güçlü İtalyan adayı arasında yapılan sert tartışmalarla seçildiğini vurguladı. Papalık makamına geldikten sonra yaptığı ilk şeylerden biri ise, kardinaller için bir misafirhane inşa ettirmek oldu. Bu yapı, Azize Martha’nın Evi olarak adlandırıldı ve kardinallerin konklavlar sırasında kalacakları yer haline geldi.

Ancak, bu durum günümüzde tekrar bir sorun çıkarmaktadır. Papa Francis, görev süresi boyunca çok sayıda kardinal ataması gerçekleştirdiği için, Azize Martha’nın Evi’nde yetersiz yatak odası sayısı bulunmaktadır. Bu nedenle, bu yılki konklav sırasında 10’dan fazla kardinal, yakınlardaki bir diğer binada konaklayacak.

The Wall Street Journal’ın “Lavish Bribes and Wooden Potties: A Short History of Conclaves” başlıklı haberinden derlenmiştir.

“`

Related Posts

İzmir Milletvekili Kâya Ösen: AKP elini yine halkın cebine attı

İzmir Milletvekili Kâya Ösen: AKP elini yine halkın cebine attı

Ordu’da uyuşturucu operasyonunda 4 gözaltı

Ordu’da düzenlenen uyuşturucu operasyonunda 4 şüpheli gözaltına alındı.

Ölümünden 4 yıl sonra mahkemede ‘geri döndü’

ABD’de trafik tartışması sonucu hayatını kaybeden Chris Pelkey, ölümünden 4 yıl sonra mahkeme salonuna ‘geri döndü’.

BM Genel Sekreteri Guterres: Gazze’de öldürülen gazeteci sayısında keskin bir artış görüyoruz

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) Dünya Basın Özgürlüğü Günü etkinliğinde başta Gazze olmak üzere çatışma bölgelerinde öldürülen gazeteci sayısında artış görüldüğü vurgulanarak, bu konuda hesap verebilirliğin sağlanması gerektiğine dikkati çekildi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres “Çatışma bölgelerinde, özellikle Gazze’de öldürülen gazeteci sayısında keskin bir artış görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Elektrikle balık avında facia: 24 yaşındaki recep öldü

Muğla’da çayda arkadaşları ile birlikte elektrik ile balık avlayan genç akıma kapılarak yaşamını yitirdi.

Hindistan Pakistan’a saldırma nedenini açıkladı: Kendisine yeni saldırılar olma ihtimalini bahane gösterdi

Hindistan, Pakistan’a füze saldırılarını, istihbarat bilgilerinin ülkeye yönelik yeni saldırılar olabileceğini göstermesi üzerine yaptıklarını bildirdi. Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Vikram Misri, yaptığı basın açıklamasında, istihbarat bilgilerinin Hindistan’a yönelik yeni saldırıların yaklaşmakta olduğunu gösterdiğini söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir